Para para para

Elbette o sakallı sediçin alaylarına prim verip bu küçük oyunlara alet olacak değilim. Zaten sediç biraderimizi bıyıksız, bal dudak halde gördüğüm gün artık kendisini fazlaca kaale almamaya karar vermiştim. Ama ne zaman biraraya gelsek ortamda kendisini yaban hissetmesin diye anlattıklarına dravdan gülmeyide bunca zamanlık tanışıklığımızın bir borcu bilirim. Ah sediç ah.. Şimdi olsan da o hep anlatayazdığın “delikanlılık şöyledir böyledir” tatavalarından bahsetsen. Belki bininci defa Yılmaz abiyle viski içtiğiniz o geceyi anlatsan. Aman neyse, bunlar olur, tuzu biberi.. şimdi bunların üzerinde fazla durmaya gerek yok. Benim asıl değinmek istediğim konu başka.

Sözlük Bursa olarak Olmayanaergi'nin üç beş kuruşunu bir kenarı ayırırsak öyle zengin olduğumuz söylenemez. Ben bunu kendime dert edindim. Tamam aramızda hesap geldiğinde elini cebine atmayan ve ne yazık ki bununla övünen bir takım sorunlu arkadaşlarımız olabilir, bir şey demiyorum Ama hesap geldiğinde alman usulünü ukrayna dolambacını bir kenarı bırakarak deste deste paraları çıkartacak kadar para kazansak fena mı olur diye merak içerisindeyim. Peki bunu nasıl yapabiliriz? Bunu tartışmaya açmak benim boynumun borcu olsun.

Öncelikle “para nedir”den başlayalım. Para Lidyalı....yok ordan başlayamayalım vazgeçtim. Para nasıl kazanılır, daha doğrusu biz nasıl para kazanabiliriz onu bulalım. Ne zamandır Hürriyet olsun Sabah olsun baştan sona bilgi ve özgür haber dolu olan gazetelerimizi takip ediyorum. Bu gazetelerde en çok dikkatimi çeken haberler, gençlerin oturdukları yerden kurdukları internet siteleri sayesinde milyor dolarlar kazanmaları. Çok afedersiniz ama facebook denen naneyi kuran zibidiyi gazetede kot pantol altı terlikle gördüğümden beri, bu kılıksız pezevenk şimdi seni beni komple satın alacak kadar para kazandıysa bizim durduğumuz kabahat diye düşünüyorum. Anlıyacağınız vardığım sonuç şu oldu, “internet işinde iyi para var hacım”

Peki nasıl bir site? Evet işin en can alıcı noktası burası. Yani öyle bir site tasarlamalıyız ki, hem taş atıp kolumuz yorulmayacak, hem de paralar cennetin şol ırmakları gibi serin serin akacak. Bir defa elin Amerikalısı ne demiş, “sex sells”. Yani karılı kızlı olaylara girersen bi şekil bi yerden tutturursun. Aslında youtube'dan sonra youporn hemen çıkmasaydı ben onu kesin akıl ederdim, üstüne güzel memleketimin güzel forumlarında reklamını yapıp “beyler 10 video upload edenin evine Jenna Jameson ziyarete geliyormuş. Ama bu sitenin linkini 10 kişiye göndermezsen gece seni Rocco pıt pıt vurarak uyandıracakmış” yazar, memleketin bant genişliğini sömür sömür sömürürdüm. Ama maalesef o treni sanırım kaçırdık. Peki başka neler olabilir? Düşünmeye devam edelim.

Arama motoru işi zaten Google'dan sonra bitti. Hoş bitmese bile bize uymaz. Biz biraz tembellik yapmayı sevdiğimizden şimdi elalemin şunu ara bunu bul işleriyle uğraşamazdık, siteyi iki günde kapanma noktasına getirirdik. Maşallah Google'da ki çocuklar üşenmiyor, ne yazsan ne sorsan hemen bir koşu arayıp bulup getiriyorlar. O yüzden Sezarın hakkı sezara misali, o işi biz kıvıramayız. Sıtkı Sıyrıl bir ara internet lokantacılığına özenmişti, ordan oraya netten sipariş alıp şeettirecekti ama o işide facebook zeytinyağlı sarma gönder, haydari gönder fasiliteleri ile çözdü, bize oradan da yiyecek ekmek kalmadı. Ama biliyor ve inanıyorum ki mutlaka hala kimsenin aklına gelmeyen bir fikir vardır. Sabahtan akşama kadar elin elalemin bahçelerinde o ağaç senin bu ağaç benim geziyorum, yeter. Tez zamanda bu internet nanesinden para kazanmamız lazım.

Bu arada Sıtkı'cım o internette lokanta falan fikri ne şahane ne süper bir fikirdi allahım yarebbim, zaten senin aklına gelen bütün fikirler öyle değil mi? (sedge öpüyorum yanaklarından)