Hiç kurulmamış bir rakı masasından yapılmamış diyaloglar

Ne kadar süredir masada olduklarını bilmiyorlardı. Şoruken tartışmayı garip bir noktaya çekme ihtiyacı hissetti. “Saat kaç oldu ya?”

Kimse soruyu sikine takmamış gibiydi ama Dolmaya Vergi cevap verdi: Sekiz buçuk.

"Oha ulan, burada da resmen zaman geçmiyo. Otur otur, saat kaç, sekiz buçuk. Çok acayip.”

Masadakiler Şoruken’in yorumunu nezaketten olduğunu saklama ihtiyacı hissetmedikleri sırıtmalarla karşıladılar. Bir tek kişi bunu yapmadı, çünkü Sediç’in masadakilere hoş görünme gibi bir derdi, aman aramız bozulmasıncı bir tavrı yoktu, olamazdı da.

Sediç’teki gerginliği hisseden Sırtı Ayrıl müdahale ederek ortamı sakinleştirme çabasındaydı. “Ben sigara içmiyorum biliyor musunuz, bloga da yazdım, şahane bir yazı oldu.”

Bu konuşma sayesinde Sirteks Tahtası’nın arayıp da bulamadığı fırsat oluşmuştu. “ Evet abi, inanılmaz güzel bir yazıydı,” dedi Sirteks. “Sen söylemesen ben söyleyecektim, bence herkes okumalı.”

Sirteks buydu işte, hayatta hiçbir şey üretemeyip üretenlere yalakalık yapmakla hayatını geçiren bir organizma. Bildiğiniz amipten hallice bir varlık. Masadakiler bunu bilir ses çıkarmazlardı, elbette ki Sediç hariç.

“Sus ulan,” diye gürledi Sediç. Öyle bir bağırmıştı ki diğer masalarda kaşlar kalktı, sesin sahibini anlayan tepkisel insanlar hafif bir baş selamı verip işlerine koyuldular.

Ortam hiç olmadığı kadar gergin, Sediç ise her zamanki gibi sinirliydi. Nefesler tutulmuş, herkes ilk kıvılcımın patlamasını beklerken bir ses duyuldu: “Yarak!”

Sesin sahibi Dolmaya Vergi’ydi. Herkes bu çıkışa bir anlam vermeye çalışırken o devam etti: “Yarak, sik, malafat ya da siz her ne isim veriyorsanız. Bu konular konuşulmalı, ben korkmuyorum, siz de korkmayın.”

Dolmaya Vergi’nin konuyu erkek genital bölgesine getirmiş olması Şoruken’i şaşırtmamış ama üzmüştü. “Görüyorsun abi, bu adam hep böyle,” diye fısıldadı Sediç’in kulağına. “Allah için sen söyle, yakışıyor mu?”

Sediç kadehini masaya bıraktı, gözlerini Şoruken’e dikti. “Ona sen karar veremezsin,” dedi. “Dolma’ya laf etmek senin haddine değil.”

Okkalı bir cevap alan Şoruken ses çıkarmaya cesaret edemedi. Bu durumun bir kötü yanı vardı, ki hakikaten iğrenç bir durum, ööeehh yani, o da masada son söylenen cümlenin erkek üreme organı üzerine olmasıydı.

Sırtı Ayrıl, Sirteks Tahtası nasıl olsa ne desem beni destekler düşüncesinden hareketle, bir kez daha muhabbeti değiştirme çabasına girdi. “Zagor çok süper, ben onun baltasını yapabiliyorum biliyor musunuz, youtube a videosunu koydum.”

Sirteks Tahtası’nın gözleri parladı. Zaten son birkaç buluşmada bahsi geçen videoyu övmek istemiş ama bir türlü fırsat bulamamıştı. “Evet abi,” diye söze girdiği noktada Sediç’le göz göze geldi, kanının donduğunu hissetti. Anladı ki devam ederse en büyük kabusları gerçek olacak, sustu ve önüne baktı.

“Mar Höfler İstanbul, konser yarak.” Bunu söyleyen Dolmaya Vergi, demek istediğiyse Mark Knopfler’in konser vermek üzere İstanbul’a geleceğiydi. “Oğlum adam 35 yaşında almış gitarı eline, sonra da Dire Straits’i kurmuş. Çok seviyom ben.”

“Bu adam şimdi kaç yaşında,” diye sordu Şoruken. “Valla ne bileyim, 45, bilemedin 50.”

Dolmaya Vergi’nin cevabı Sediç’i ziyadesiyle irrite etti, zira kendisi biliyordu ki Dire Straits 1978 yılında bir albüm kaydı yayınlamıştı. “Bu adam en az 85 yaşında,” dedi Sediç, gözleri çakmak çakmaktı. Bıraksalar o an sandalyesinde yaylanarak masanın üstüne sıçrayacaktı.

Masaya yoğun bir sessizlik çöktü. O an orada bulunan herkes biliyordu ki Sediç bu durumdayken ses çıkarmak kendi ölüm fermanın imzalamakla aynı anlama gelirdi.

Sırtı Ayrıl yaklaşık beş dakika sonra tüm cesaretini toplayıp şöyle dedi: “Şefim, hesabı alabilir miyiz?”

Garson hesabı getirdi, dört kişi üzerinden hesap yapılıp adam başına ne düşüyorsa ödendi, zira herkes bilirdi ki Sediç asla hesap ödemez.

O güzel insanlar üç ayrı arabaya binip gittiler…

Yorumlar

Sıtkı Sıyrıl dedi ki…
Peder zickler provokasyonu gözlemliyorum sediçte. Ben yemem de bilmiyorum artık diğerleri ne yapar :)
Adsız dedi ki…
biraderlerim mark abimiz
12 ağustos 1949 dogumluymus. yanisi 55 ila 60 yas diyen aksamcilardan birisi olayi dogru tahmin etmis. bilin bakalim kimdir kendisi? bu arada kralice ari mari derken bu kacinci kez gizliden gizliye kazandigi iddiadir kim bilir. hey gidi...
simplextablosu dedi ki…
abi inanılmaz güzel bir yazı gerçekten.. sen yazmasan ben yazıcaktım yemin ediyorum..
simplextablosu dedi ki…
ama nicklerin yerine bulduğun şeyler çok uyduruk be sedgecim. dolmaya vergi, sırtı ayrıl, sirteks tahtası.. yani tamam yaz da aklına gelen ilk şeyi de yazma be kardeşim.

ama yazı muhteşem olmuş, ne zamandır söylüyorum zaten sedge yazarsa bi başka yazar diye.
sedge dedi ki…
sağolasın simplexcim. benim değerimi bi tek sen biliyorsun zaten. öpüyorum alnının çatısından.