Bir otlakçının anotomisi ya da kurban olurum Jack amcama



Evde bilgisayarın başındaydı. Alkolsever bir insandı. Rakısız yapamaz, biraya asla hayır demezdi. Ama son zamanlarda aklını kurcalayan bambaşka bir şeydi. “Bunca yıl hamallık yapmışız lan, bu gavurlar işi biliyo” diye düşündü. Saate baktı, dört buçuk. “Bi saate çıksam, yarım saat yol sürer, altı-altı buçuk, gayet iyi”. Sözlüğü açtı, şanslıydı, yazacağı mesaj hazırdı zaten, “Abim saygılar, müsaitsen bi hal hatır sormaya gelecektim”. Gelecek cevabı da biliyordu zaten, bir yandan giyinmeye başlamıştı bile. Mutfağa gitti, bir şeyler atıştırdı, evden çıktı.

Tam tahmin ettiği gibi saat altı gibi işhanının önündeydi. Asansöre bindi, 3. kata çıktı. Dershane henüz dağılmamıştı. Kantinde oturan çocuklardan biri sanki neden orada olduğunu biliyormuş gibi alaycı bir gülümsemeyle baktı. “Ne var lan piç” dedi içinden, “Sanki sen olsan aynı şeyi yapmazdın”. O anda bir kızla gözgöze geldi, esmer, uzun saçlı, kömür gözlü, 17-18 yaşlarında bir kız. “Oha lan, şimdi bu kıza asılsak sübyancı derler, sübyan mı lan bu, lokum lokum” diye düşündü, ama hemen toparlandı. Daha önemli bir işi vardı, mevzu o an için liseli çıtırlar değildi. Koridoru geçti, ofisin kapısı önünde durdu, üstüne başına son bir çeki düzen verdi, kapıyı tıklatıp içeri girdi.

Orgi ofiste yalnızdı, her zamanki gibi bilgisayarın başındaydı. Ayağa kalktı, “Nerelerdesin ya, özlettin kendini” dedi, öpüştüler. Durum tespitini daha rahat yapabilmek için masanın yanındaki sandalyeye oturdu. “Abi bütün gün sözlüktesin ya, ehehehe”, “Yaramazlık yok valla, evde canım sıkıldı, görüşemedik de bi süredir, uğrıyayım dedim”.

Bir yandan muhabbeti idare ederken bir yandan da masaya göz gezdirdi. Tahmin ettiği gibi bardak doluydu. Hal hatır faslından sonra beklediği soru geldi: “Hacım ben hafif hafif takılıyorum, alır mısın sen de?”. Sevinçten kahkahalar atacaktı, kendini tuttu, “Ne bileyim ya” dedi, “Eşlik edeyim bari sana”. “Soda ister misin?” diye sordu Orgi. Huyunu bilirdi, soda isterse yarım parmak koyar, üstünü sodayla tamamlardı. “Yok abi,sek takılalım bugün, soda da sıcaktır zaten, ehehehe”. Bardağa uzanırken elleri titriyordu, bir yudum içti, boğazından aşağıya o özlemini duyduğu sıcaklık yayılırken “İşte bu lan!” dedi kendi kendine, “Adem elmayı yerken bunun yarısı kadar keyif aldıysa cennetten kovulduğumuza değmiş”. Birkaç yudumda bitirmişti, neyse ki Orgi anlayışlı insandı, boş bardağı masaya koyduğunda şişeye uzanmıştı bile. “Abi işte olay bu, para olacak, her akşam bir-iki duble içeceksin” diyerek kendini acındırmaya yönelik bir hamle yaptı. “Ben de free shoptan aldırıyorum bunları, uygun oluyo” dedi Orgi, “Yoksa biz de daha o kadar olamadık Sediççim”. Free shoptan, sex shoptan gelmiş olması önemli değildi Sediç için, viski olduktan, hele de Jack Daniels olduktan sonra hiç önemli değildi. “Hakkaten abi, çok para ya, en iyisini yapıyorsun” diyerek destekledi. Bunları söylerken ikinci kadehini bitirmişti bile.

“Hazırsan çıkalım” dedi Orgi. Sediç saatine baktı, dokuzu geçiyordu. Gözü masadaki boş şişeye takıldı, “Sen bilirsin abi, bana göre hava hoş, çıkalım” dedi. Aşağıya indiklerinde sağa baktı, arabayı gördü, “İyi iyi” dedi içinden, “Eve dönüş işini de hallettik”. Yol boyunca pek konuşmadılar, arabadan inerken “Görüşürüz Sediççim” dedi Orgi, “Fazla uzatma arayı, uğra büroya”. Sediç gülümsedi, “Olur abi” dedi, “Uğrarım”. Zaten arayı fazla uzun tutmaya niyeti yoktu, zira Orgi tuvalete gittiğinde dolaba bakmış, dosyaların arasına zulalanmış açılmamış şişeyi görmüştü. Serin bir Bursa gecesi evine yürürken tek düşünebildiği dolapta dosyaların arasına gizlenmiş bir şişe Jack Daniels’dı.

sedge

Yorumlar