007 Sedge ya da Ajan Hafiyeyi döver...


Siyah ceket, mavi pantolon, yeşil gömlek…sadece barda değil, muhtemelen tüm dünyada bu kombinasyonu giyen bir kişi olabileceğinden emindim. Dolayısıyla adamımı bulmak zor olmayacaktı. Bara girdim, içeriye baktım. Köşe masada oturuyor, gazetesini okuyordu. Vakit kaybetmeden yanına gittim;
- Aramaya inanmıyorum ama bir güç var.
- Aramaya inandım mamafih bulamadım.
Parola tamamdı. Karşısına oturdum. Bira içiyordu, ben de bir bira istedim. Fıstık da istedim, fıstıksız olmaz.
- Ssg çok sinirli, raporlarını geciktiriyormuşsun.
Raporları geciktiriyormuşum. Sanki Usame bin Ladin’in peşindeyim. Gecikir tabi ulan, kaç aydır 3 tane sümsüğün peşinde helak oldum. Şeytan diyor bas istifayı, aç güvenlik şirketini ama ah işte, sermaye yok. Arayı bozmamak için alttan aldım;
- Biliyorum. Ama rapor edecek pek bişey olduğu yok. Bu Sumsuklar denen şirket resmen boş işlerle uğraşıyor. Yok herkesi iktidarsız yapacaklarmış, panzehir bunlarda olacakmış, hatunlar kuyruğa girecekmiş. Hayatları hikaye, neden zaman kaybediyoruz anlamıyorum.
Kaşları çatıldı, sesinin tonu sertleşti;
- Orası seni ilgilendirmez, , üzerine vazife olmayan şeylere karışma.
Evet, bu karşımdaki Guru dedikleri adam olmalıydı. Çok duymuştum ama tanışmamıştım. Şefimiz Ssg’nin en güvendiği adamıydı. “Ama…” diyecek oldum, umursamadan devam etti;
- Orgi’nin bunlara yardımcı olduğunu düşünüyoruz…
Kulaklarıma inanamadım, Orgi, efsane başkomiser Orgi 3-5 çapulcuyla beraberdi ha.
- Bu günlerde Orgi fabrikaya gelebilir, dikkatli ol.
Olalım anasını satayım, ajan gazıyla girdik olaya, bekçi olduk, getir götürcü olduk, dikkatli de olalım.
- Başüstüne amirim, başka bi emriniz yoksa çıkayım.
- Sen dur, ben önden çıkıcam. Şu numarayı da al, çok önemli bi durum olmadan kullanma.
Guru olduğunu tahmin ettiğim kişi gitti, ben de biramı bitirip hesabı istedim. 5 bira bir fıstık. Sünger misin be arkadaş, hangi arada içtin 4 birayı. Söverek hesabı ödedim, evime gidip yattım.

Sabah fabrikaya gittiğimde her zamanki gibi kimse yoktu. Bahçeyi kolaçan edip kapıdaki yerimi aldım. Saat 10’a doğru Sıtkı geldi, her sabah yaptığı gibi günaydın bile demeden odasına çıktı. Yarım saat kadar sonra mühendis Shirakahn geldi. Başıyla selamladı, labaratuaraına gitti. Oldum olası uyuzdum bu adama zaten. Ruh gibi ortada gezerdi, ne iş yaptığını hiç anlamamıştım. Kaderime sağlam bir küfür sallayıp yerime geçtim.
Vakit epey ilerlemişti, akşamı etmiştik. Artık hafiften kaçmayı düşünürken kapıdan Orgi’nin girdiğini gördüm. “Vay anasını”, dedim içimden, “Demek ki Guru haklıymış.”
- Buyrun, yardımcı olabilir miyim?
- Sıtkı beni bekliyor
Cevabımı bile beklemeden Sıtkı’nın odasına çıktı. Yerime geçtim, ama bir bahaneyle odaya girip ne yaptıklarını anlamam gerekiyordu. Ne yapacağımı düşünürken Shirakahn’ın sesiyle irkildim;
- Sedge, işler nasıl?
- Şükür, çalışıyoruz işte.
- Onu demiyorum, yatakta işler nasıl?
Sana ne be, koynuma mı girecen anasını satayım.
- Ötüyo mu kuş, iktidarsızlık var mı?
- Ne iktidarsızlığı be, tutana aşk olsun, gecede 4-5 benim olayım.
- Şimdilik Sedge, şimdilik…ha… ha ha…nıhahhaahhahaaaaaaa…

Kahkahalar atarak Sıtkı’nın odasına gitti. “Ulan nerde manyak var beni bulur zaten” diye düşünürken kapıda bir araba durdu. Camdan içeriye baktım, ufak tefek sarı bi adam. Ben bişey diyemeden elime bi 50lik tıkıştırıp “Hadi hadi sen beni görmemiş ol” diyerek gaza bastı ve içeri daldı. Arkasından “Noluyo .mına çakayım” diye düşündüm. Herşeyden öte az kalsın altılı kuponum cebimden düşüyordu. Boru değil, tabelada Babürcan’ı tek atmışım, nerden baksan 15 ganyanı var. İşime döndüm, 10-15 dakika sonra telefon çaldı;
- Buyrun, ben Sedge
- Sedge, ben Sıtkı, bize 3 dürüm, bi de 1.5’luk kola kap gel.
Bakkalın çırağı mı var lan burda, her boka “Koş Sedge, getir Sedge” .mına çakayım.
Lan şu operasyon hayırlısıyla bi bitsin, alayınızı merkeze çekip dayak arsızı etmezsem şerefsiz evladıyım.
Dürümleri ve kolayı aldım, tam fabrikaya girmek üzereyken gene o sarı herif yolumu kesti;
- Hey Sedge, bu kıyağımı unutma.
Bunu söylerken elime içinde beyaz, acaip bişey olan bir tüp vermişti. “Noluyo .mına çakayım” dedim kendi kendime, “Ne biçim adam lan bu?”.
Paketler ve tüp elimde olduğu halde Sıtkı’nın odasına çıktım. Kapı açıktı, girişte eşikte durdum. Tam karşımdaki aynadan yansıyan görüntümle göz göze geldim. “Hey maşallah be” diye düşündüm, “Şu heybete bak! Olum Sedge, sık dişini, senin de zamanın gelecek”.
Tam paketleri bırakmışken Sıtkı elimdeki şişeyi gördü, elimden aldı. Yüzü ekşimişti.
- “Lan, içtin mi yoksa bunu?” diye sordu Sıtkı.
- “Yok abi” dedim. Abi demeliydim, gün kavga günü değildi.
- Olum bak burdaki bilmediğin bir şeyi ne kokla ne tad tamam mı?
- Tamam abi.

Odadan çıktım, aşağı indim. Saate baktım, mesaim dolmuştu. Evime gittim, girer girmez önceki gün Guru’dan aldığım numaraya baktım. Uzun bir numaraydı, rehberden kontrol ettim, ülke kodu Hindistan’dı. “Ne alakası var lan?” diye düşünmeme rağmen çevirdim. İki kere çaldıktan sonra bir bayan cevapladı;
- Buyrun
- Bana acil durum için bu numara verilmişti
- İsminiz lütfen.
- Sedge
Sonsuzluk gibi gelen 10 saniye sonra Ssg karşımdaydı;
- Evet Sedge, dinliyorum.
- Haklıymışsınız efendim, Orgi de işin içinde. Tüm erkekleri iktidarsızlaştırıp dünyada o işi yapabilen bir kaç insan bırakacaklar. İlacı ve panzehiri hazırlamışlar.
- Tebrik ederim Sedge, bu çalışmaların karma olarak sana geri dönecek. Kimbilir, belki bir gün “azimli” bile olabilirsin.
- Çok teşekkür ederim efendim, saygılar, iyi çalışmalar.
Telefonu kapattım, rakımdan bir yudum aldım. Aldığım gazla gelecek tüm kavgalara hazırdım…

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Ohaa. Sedge'de teşkilattanmış.. Bi dahaki postta Orgi gay çıkarsa hiç şaşırmam artık. Du bakali..
Adsız dedi ki…
lan olm herkes bi kumpanyalar çeviriyor tırsmaya başladım ben. bi de bana gelip işi veren karı vardı bi daha gözükmedi zaten canım sıkkın. o değil parayı alamadık, gazozuna hafiye mi olunur lan! neylen dönüyor bu değirmenin suyu .mna çakayım..
Adsız dedi ki…
Yalnız, Ssg ve Guru'da girdi olaya. şimdi onların da hikayelerini yazmak gerekecek. (bkz:lost)